************************************************************
SUÇLULAR EĞİTİLMELİDİR!!!!
Biz, okulda bu konu hakkında bir münazara yaptık. Suçlular eğitilmeli midir, yoksa cezalandırılmalı mıdır diye. Fakat bizim tarafımızda -eğitilmelidir- araştırmak için kaynak o kadar azdı ki! Başka bulamayanlar için, sizle bizim bulduklarımızı paylaşayım istedim. Bu arada biz kazandık münazarayı. Neyse, işte bulduklarımız:
Buna göre eğitim seviyesi düştükçe hırsızlık,
rüşvet, dolandırıcılık, sahtecilik gibi ekonomik suçlara girme olasılığı
artıyor. Ayrıca araştırma ekonomik krizler ile ekonomik suçlar arasında da
ilişkiyi ortaya çıkardı.
"Eğitim ve Ekonomik Suç İlişkisi Türkiye İçin Bir Değerlendirme"
başlıklı bildiri ile Türkiye'deki hükümlülerin, eğitim, yaş, cinsiyet ve
mesleğe göre ekonomik suç ilişkilerine yönelik profilini çıkardı. İktisat
Fakültesi İktisat Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Güler Günsoy ve Çalışma
Ekonomisi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Seda Tekeli'nin,
"Eğitim ve Ekonomik Suç İlişkisi: Türkiye İçin Bir Değerlendirme"
başlıklı bildirisi, 25 Haziran'da İtalya'nın Roma kentinde, "Uluslararası
Eğitimde Yeni Yaklaşımlar" konulu konferansta sunuldu.
Ekonomik suç oranı en
fazla ilkokul mezunlarında
Araştırmaya göre ortaya çıkan sonuç çarpıcı gerçeklere de dikkat çekti. Buna
göre;
1. Ekonomik suçluluğun, düşük eğitim düzeyinin bir sonucu olduğu ortaya çıktı.
2. Araştırmanın bulguları eğitim düzeyine göre suç işleme oranı
değerlendirildiğinde, ilkokul mezunlarında, hükümlü sayısının çok daha fazla
olduğu anlaşıldı.
3. Ekonomik suçluların yüzde 61’ini ilkokul düzeyinde eğitime sahip olan
bireyler oluşturuyor.
4. Yükseköğretim mezunları arasında ise ekonomik suç işleyenlerin oranı yüzde
3,4 ile oldukça düşük bir düzeye sahip.
5. Araştırma kapsamında hükümlülerin en çok işledikleri ekonomik suçların
başında hırsızlık, dolandırıcılık ile rüşvet ve sahteciliğin geliyor.
6. Ele alınan dönem itibariyle hırsızlık suçundan hükümlü olanların yüzde
73’ünü ilkokul/ilköğretim mezunu bireyler oluşturuyor.
7. Ancak zimmet suçu nedeniyle hükümlü olanlar eğitim düzeyine göre analiz
edildiğinde, farklı sonuçlara ulaşılıyor. Zimmet suçundan hükümlü olanların, yüzde
38’ini lise ve dengi meslek okulu mezunları oluştururken; yüzde 31,5’ini ise
ilkokul/ilköğretim mezunları oluşturuyor.
·
tabii ki eğitim.... ama adam gibi eğitim. eğitimin yanında ahlak
kuralları ve görgü kuralları da tabii ki.. ceza insanı bazı şeylerden uzaklaştırır
ama buna bağlı olarak da korkak ve pısırık bir toplum oluşturur.. ama eğitimin
halledemediği konularda da tamamen caydırıcı ağır cezaların uygulanmasında da
fayda vardır...
·
Sadece yüzeysel eğitim vermek yerine konuları öğretmenin yanı sıra
insanlara ahlaki değerleri ve görgü kurallarını da işleyebilirsek cezaya çokta
fazla başvurmamız gerekmeyecektir...
·
Medeni olmanın yolu kesinlikle eğitimden geçiyor, ama doğru
eğitimden...
·
Gelişme ve sanayileşmeye paralel olarak
özellikle kentlerde suç işleme oranları artış göstermekte, suç işleyenler
arasında çocuk ve gençlerin oranında bir artış görülmektedir. Örneğin, ABD'de
yalnız 1960-1970 yılları arasında saldın ve şiddet olaylarında % 159, mala
yönelik suçlarda % 75 artış olmuştur. Ayrıca, ABD'de yılda iki milyon gencin
evlerinden kaçtığı saptanmıştır. Özellikle gelişmiş ülkelerde kızlar arasında
da suça eğilim kaygı verici bir hızla artmaktadır. Ayrıca polis kayıtlarına
girmeyen çocuk ve gençlik suçlarını da dikkate alırsak çocuk ve gençleri suça
iten nedenlerin incelenerek koruyucu tedbirlerin alınması önemli hale
gelmektedir.
Küçük yaşlarda tüm çocuklar ufak tefek suçlar
işlerler. Hatta bazı uzmanlara göre, her çocuk kendisini yenebilecek suçluluk
dürtülerine sahiptir; aslında suçluluk kategorisine girdiği halde, önemsiz
sayılan küçük suçları işlemeyen hiç kimse yoktur. Ancak bu küçük suçları
işleyen çocukların gelecekte de suç işleyecekleri, suçlu olacakları anlamına
gelmez. Gelişim süreci içinde çocukların büyük bir bölümü toplumsallaşmada ve
çevreye uyumda dengeyi sağlayacaklardır.
Çocuklar, hangi kurallara neden uyulacağını
yeterince algılayamazlar, çünkü henüz a-sosyal'dirler, toplumsallaşma süreci
tamamlanmamıştır. Çoğunlukla yetişkinler, onlara uyulacak kuralları
nedenleriyle anlatmazlar. Aslında kurallar da onların doğal dürtüleriyle
çelişmektedir. Ergenlik dönemindeyse, suça yönelten etkenler, hızlı bir
bedensel ve ruhsal değişimden, kalıtsal nedenlerden, zekâ potansiyelinin
sınırlılığından kaynaklanacağı gibi, çocukluk evresine dek uzanan yanlış eğitim
ve yetersiz sevgi kökenli de olabilir. Değişen değer yargıları, ahlak ve
sanayileşme, göçler, ekonomik bunalımlar gibi sosyo-ekonomik kaynaklı nedenler
de ergeni suça iten etkenler arasında sayılabilir.
Hiçbir ceza
sistemi suçları bitiremez. Cezalar çoğunlukla gereksizdir.Güç ve
zaman kaybıdır. Nedense bu ''kötülüğe karşı''
olan herkes suça karşı kötülüğü yani cezayı tek çıkar yol olarak görüyor. Bu
sizce de fazla çelişkili değil mi?
Kurbanla empati yapıp acıyarak, suçluya en
acımasız en acı verici cezayı düşünürken nedense kimse suçlu ile empati
yapamıyor.
Suçluları gerçekten sandığımız nedenlerden mi
cezalandırıyoruz? (ateist forum)
Bir hikaye vardır, çoğunuz belki duymuşsunuzdur bu
hikayeyi. Bir gün eczacı küçük bir çocuğu eczaneden çaldığı ilaçlarla
yakalar. Eczacı, çocuğa bunlarla ne yapacağını sorar.
Çocuk dürüsttür. “Annem için. Çok hasta, doktor ilaç gerekli
olduğunu söyledi. Paramız yoktu, ne yapacağımı
bilemedim ve çalmaya karar verdim." diye cevaplar eczacının sorusunu.
Sizce bu çocuğun cezalandırılması mı gerekir yoksa çalmaması, yardım istemesi
gerektiğinin öğretilmesi mi?
Bir suça verilecek
hapis cezası, o suçun işlenme oranını, şehvetini, çekiciliğini arttırır.
Cezasını çekip, özgürlüğe kavuşan biri, inanın en başından beri özgür olan bir
kişiden suç işleme konusunda daha profesyonel, daha isteklidir. Çektiği cezayı
kariyerinin bir parçası olarak görür. (ateist forum)
Cezalandıran insan intikam duygusuyla hareket eder yani ceza bir intikam
alma yoludur. Fakat adalet intikam alan değil intikamı ortadan kaldırandır.
"Suç önlemede yeni bir çalışma daha
yürütülüyor. Çalışma kapsamında suçların önüne geçmek amacıyla ahlak eğitimi
verilecek. 'Sosyal Ahlak Merkezli Değerler Eğitimi Projesi' kapsamında suçlara
karşı toplumsal duyarlılığın geliştirilmesi hedefleniyor.". Gördüğünüz
gibi bunun gibi daha nice haberlerde eğitimle suçun önlenmesi planlanıyor.
Çağdaş ülkeler artık cezanın değil, eğitimin suçu önlediği planlar yapıyor.
Okul öncesindeki
ödül ceza yöntemi doğru mu yani davranış geliştirmek için sticker, oyuncak ya
da balon vs. gibi şeyler ile teşvik etmek veya tam tersi disiplin sağalmak
adına ceza minderi, sandalyesinde bekletme gibi. Pedagoglar bu tür şeylerin
çocukta duygusal zarara yol açabileceğini veya ödüle cezaya davranış
değişikliği olur çocuk koşullanır ve o davranış doğru olduğu için değil de
sadece ödül için yada cezadan kaçmak için uygular diyor.
Türk
Psikolojik Danışma ve Rehberlik Derneği (PDR) Genel Başkanı Tuncay Ergene, ceza
yoluyla bireylere yeni bir davranış eklenemeyeceğini belirterek, "Cezaya
günlük yaşantıda çok sık başvuruluyor, fiziksel ve duygusal cezalar çocuk
istismarını beraberinde getiriyor" dedi.